1871 yılı baharında genç bir adam, eline geçirdiği bir kitapta, tüm geleceğini etkileyecek on dört sözcük okudu. Bu genç, Montreal Hastanesi’nde tıp fakültesi öğrencisiydi ve final sınavlarını düşündükçe üzülüyordu; ne yapacağı, nereye gideceği, stajını nasıl yapacağı ve hayatını nasıl kazanacağı konusunda endişeleri vardı.
1871 yılında okuduğu on dört sözcük, genç tıp öğrencisini kuşağının en ünlü doktorlarından biri yaptı. Genç adam ünlü Johns Hopkins Tıp Fakültesi’ni kurdu. İngiliz Krallığı’nda bir tıp adamının alabileceği en yüksek şeref payesini aldı ve Oxford’da “Krallık Profesörü” ünvanına sahip oldu. İngilitere Kralı tarafından kendisine şövalyelik nişanı verildi. Öldüğünde onun yaşam öyküsünü anlatabilmek için tam 1466 sayfalık ve iki ciltlik bir kitap yazıldı.
Bu gencin adı Sir William Osler idi. Osler, 1871 yılında, Thomas Carlyle’in yazmış olduğu şu sözleri okudu ve bu on dört sözcük onun üzüntülerinden kurtulmasını sağlayıp tüm yaşamını değiştirdi: “Temel görevimiz, uzakta ve sisler arasında duranları görmek değil, yanı başımızda açıkça görünenleri yapmaktır.”
Bundan kırk yıl sonra, kampüste lalelerin açtığı ılık bir ilkbahar akşamı Sir William Osler, Yale Üniversitesi öğrencilerine bir konuşma yaptı. Onlara, dört üniversitede profesörlük yapan ve popüler bir kitap yazmış olan bir adamın “özel bir beyne” sahip olduğunun düşünüldüğünü, ancak bunun doğru olmadığını anlattı. Yakın arkadaşlarının onun”son derece sıradan bir zekaya” sahip olduğunu düşündüklerini söyledi.
O halde başarısının sırrı neydi? Kendisi bunu “günlere kapalı bölmeler”de yaşamasına bağlıyordu. Bu ne demekti? Yale’deki konuşmasından birkaç ay önce Sir Willim Osler büyük bir gemiyle Atlantik’i geçmişti. Bu gemide kaptan, bir köprünün üzerinde durarak bir düğmeye basıyor, böylece gemideki makine ve bölmeler hemen kapanarak su geçirmez hale dönüşüyorlardı. “Sizler, bu gemiden çok daha gelişmiş bir yapıya sahipsiniz ve çok daha uzun bir yolculuğa çıkmak üzeresiniz,” dedi Dr. Osler öğrencilere. “Bu yolculuğu güvenlik içinde sürdürebilmeniz için makinelerinizi çok iyi kontrol etmenizi ve günlere kapalı bölmelerde yaşamayı öğrenmenizi tavsiye ediyorum. Köprüye çıkın ve en azından büyük bölmelerin gerektiği gibi işlediğinden emin olun. Düğmeye basın ve geçmişin demir kapılarının kapandığını, dünlerin geride kaldığını duyun. Bir başka düğmeye basarak geleceğin, doğmamış yarınların önüne bir perde çekin. Böylece, bugün güvenlikte olursunuz. Geçmişin kapılarını kapatın. Onu gömün gitsin. Geleceğin yükünü dününküyle birleştirip bugün taşımaya kalkarsanız yıkılırsınız. Geleceğin kapılarını da tıpkı geçmişinkiler gibi sımsıkı kapatın. Gelecek bugündür. Yarın yoktur. İnsanın kurtuluş günü bugündür. Enerji kaybı, zihinsel huzursuzluk, gerginlik ve üzüntüler gelecek konusunda endişe duyan insanlarda görülür. O halde bölmelerinizi sıkıca kapatın ve ‘günlere kapalı bölmeler’de yaşamayı alışkanlık haline getirin.”
Dale Carnegie – “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak”