Akılcı Olmayan Düşüncelerle Baş Etmenin Yolları
Albert Ellis ve Robert A. Harper, Akılcı Yaşam Kılavuzu adlı eserinde, kendimizi üzgün ve rahatsız hissettiğimiz her seferinde, hayata ve insanlara yönelik dogmatik talepler ile zorunluluklar dayattığımızı belirtmişlerdir. Yazarlar, eserlerinde, tüm bu akılcı olmayan mutlakçı düşüncelerle baş etmek için, karşı çıkmayı içeren belli başlı yöntemler önermişlerdir.
Mutlakçı Düşünceler
1. “Yaşamınızdaki bütün sevgili insanların sizi sevmeleri ve onaylamaları gerekir.”
2. “Mutlaka çok yetkin, yeterli ve başarılı olmanız gerekir”. Ya da bunun daha aklı başında gibi görünen, aptalca bir uyarlamasına göre, “en azından bir önemli alanda yetkin ya da yetenekli olmanız gerekir.”
3. “Suçlamak ya da lanetlemek” Bu insanların kesinlikle kötü ve haksız davranmamaları gerektiği, böyle davrandıklarında onları suçlamanız ve lanetlemeniz ve onları kötü, berbat, alçak insanlar olarak görmeniz gerektiği inancıdır. Kendinizi, diğerlerini ve hoşa gitmeyen koşulları lanetlemeyi gerçekten bırakabilirseniz, kendinizi herhangi bir konuda duygusal açıdan alt üst etmeniz olanaksız hale gelir.
4. “Hayal kırıklığına uğradıkları zaman insanlar, mutsuz olmaları ya da depresyona girmeleri gerektiğini düşünürler” Bu, ciddi bir şekilde hayal kırıklığına uğradığınız ya da haksız bir muamele gördüğünüz zaman, olanları korkunç, berbat, feci ve felaket gibi görmeniz gerektiği düşüncesidir.
5. “Baskı altında olduğunuz ve zor günler geçirdiğiniz zaman mutsuz olmanız gerektiği, rahatsızlık veren duygularınız üzerinde çok az denetiminiz bulunduğu ve bunları değiştiremeyeceğiniz görüşüdür.” İnsanların çoğu, imkansızı başarmak, yani diğer insanların eylemlerini değiştirmek ve denetlemek için o kadar çok zaman ve çaba harcarlar ki gerçekleştirilmesi olası bir amacı, kendi düşüncelerini ve eylemlerini değiştiremeyeceklerini sanırlar.
6. “Bir şey tehlikeli veya ürkütücü ise, onu takıntı haline getirip, deli gibi ondan kaçmak gerekir” Endişeyi, doğru düşünme yolu ile çoğu kez kontrol altına alabiliriz. Ancak burada kullanılan anlamı ile endişe, abartılmış ve gereksiz korkulardır.
7. “Birçok zorluk ve sorumluluk ile yüzleşmekten kolayca kaçabilir ama yinede doyurucu bir yaşam sürdürebilirsiniz”. Her şeyden önemlisi, zorluklardan kurtulmanın en iyi yolunun onlardan kaçmak olduğu görüşü, karar vermeniz gerektiğinde harekete geçmenizi engeller ve sonuçta saatlerce, günlerce ve hatta yıllarca huzursuz olmanıza neden olur.
8. “Geçmişiniz her zaman önemini korur ve bir şeyler geçmişte yaşamınızı güçlü bir şekilde etkilediği için, bugün de duygularınızı ve davranışlarınızı belirlemeye devam eder.”
9. “İnsanların ve olayların olduklarından kesinlikle daha iyi olmaları gerektiği ve hayatın acı gerçeklerini size uygun olacak şekilde değiştirememenin oldukça kötü ve ürkütücü olduğu gerçeği.”
10. “En üst düzey insan mutluluğuna, atalet ve hareketsizlikle ya da edilgen bir biçimde ve kendini vermeden “eğlenerek” ulaşabileceği düşüncesi.”
Mutlakçı Düşüncelere Karşı Çıkmak
Klinik uygulamalarda, bütün nevrotik duyguların zorunluluk düşüncesinden, insanların kendi kendilerine uydurdukları ve sonradan kendi başlarına bela olan, “mecburum”, “zorunluyum” ve “gerekli” ifadelerinden kaynaklandığı görülmektedir. 1. “Başarılı olmak zorundayım, yoksa berbat bir insanım demektir” düşüncesi, yetersizlik, değersizlik, güvensizlik, kendini aşağılama, kaygı ve depresyona neden olmaktadır. 2. “Bana nazik, düşünceli ve adaletli davranmaya mecbursun; aksi halde, bu seni kötü bir insan yapar!” düşüncesi, kızgınlık, içerleme, düşmanlık ve aşırı isyankarlığa yol açmaktadır. 3. “Şartların benim için kolay olması gerek; istediğimi fazla sıkıntıya düşmeden elde etmeliyim. İşlerin kötü gitmesine katlanamıyorum!” düşüncesi hayal kırıklığına toleransın düşmesine, hareketsizliğe, kendine acımaya ve kaçınma davranışlarına yol açmaktadır. Bu zorunluluk düşüncelerinden hiçbiri doğrulanamaz. Hepsi de fazla kesin ve mutlakçıdır. Her biri neredeyse kaçınılmaz olarak alt üst olmuş duygular ve kendi kendini baltalama davranışları ortaya çıkarmaktadır. Hepsi de şiddetli ya da uzun süreli sızlanmayla sonuçlanır. Kendinin, başkalarının ya da dünyanın kusurları yüzünden sızlanmak, genelde nevroz dediğimiz şeyin başlıca unsurudur.
Hemen hemen tüm akılcı olmayan düşüncelerin gizli ya da bilinçdışı zorunluluklar içerdiğini ve insanlar yalnızca tercihlerinden söz ediyor olsalar, akılcı olmayan düşüncelerin varolmayacağını görebiliriz.
İşte size, zihninizde yer etmiş olabilecek, akılcı olmayan bazı yaygın düşünceler ve genellikle onlara eşlik eden gizli zorunluluklar:
• Ya hep ya hiç (siyah-beyaz) düşünüşü
• Hızlı sonuca varma
• Geleceği (akıl) okuma
• Felakete dönüştürme
• Korkunçlaştırma
• Mükemmeliyetçilik
“Zorunluluğu ara! Gerekliliği ara! sloganını kullanın. Bu köklü ama basit yönerge, kısa bir sürede, sorunlarınızın başlıca felsefi kaynaklarının bazılarını bulmanıza ve zararlı mutlakçı düşünüşünüze karşı çıkmanıza yardımcı olacaktır.
Rahatsız Edilmesi Çok Daha Zor Bir İnsan Olmak
Daha az rahatsız ya da daha az nevrotik olmanız görece kolaydır. Burada gösterildiği üzere, ciddi kaygı, çökkünlük, öfke ve değersizlik duygularınızı, üç ana zorunluluk duygusuyla büyük ölçüde kendinizin yarattığının farkında olmalısınız.
1. Başkalarının arasında göze çarpacak kadar başarılı ve sevilmeye değer olmalıyım!
2. Diğer insanlar bana mutlaka iyi ve adil davranmalılar!
3. Yaşam koşullarım rahat ve doyurucu olmalı!
Daha kalıcı, daha üstün bir zihinsel duruma ulaşmayı, bir başka deyişle, rahatsız edilmesi daha zor bir insan haline gelmeyi istersiniz, Etkili ve Yeni bir Felsefeyi benimsemeli ve bu da sağlam ve köklü olmalıdır. Hatta öyle ki, ilk önce sizi bugün daha az rahatsız kılmalı; ikinci olarak, gelecekte nadiren rahatsız olmanızı sağlamalı; üçüncü olarak, gerilediğiniz zaman, kısa bir sürede kaygınızı ve çökkünlüğünüzü azaltmalı; dördüncü olarak, yaşamda ciddi Terslikler olsa bile gerileme eğiliminizi azaltmalı ve beşinci olarak da, yaşam sürerken daha mutlu olmanızı ve kendinizi daha fazla gerçekleştirmenizi sağlamalıdır.
Bunun için öncelikle alta yatan Akılcı Olmayan Düşüncelerinizi kabul edip, sonra bunlara etkin bir şekilde karşı çıkarak, köklü akılcı görüşler bulun, oluşturun, yaratın. İkinci olarak, Akılcı Olmayan Düşüncelerinizin yerine, sizi daha etkili ve daha mutlu kılan ve öyle kalmanızı sağlayan Akılcı Düşünceler koyun. Bunun için yapmanız gereken Köklü Akılcı Felsefeler yaratmak ve bunları sürekli gözden geçirmektir. Bu felsefeler:
1. Kesin ve güçlü tercihlerinizi ve isteklerinizi içerir, ancak mutlakçı “zorunluluklar”, mecburiyetler”, “gereklilikler” ve başka türlü taleplerden uzak durur.
2. Abartılmış ve büyütülmüş değildir, gerçekçidir.
3. Mantıklı, sağlam ve akla yatkındır. Kendi amaçlarınıza ve toplumunuzun amaçlarına ulaşmasında büyük ölçüde yardım eder. Sizin ve toplumsal grubunuzun başının ciddi belaya girmesini önler.
4. Esnek, açık ve değiştirilebilirdir.
5. Kendinizi, diğer insanları ya da dünyayı korkunçlaştırmanıza ya da lanetlemenize neden olmaz.
Sizlere rahatsız edilmesi daha zor bir insan olmanız için dikkate alabileceğiniz bazı Köklü Akılcı Felsefeler önereceğiz. Ancak bunların hiçbiri mutlak ve değişmez değildir.
1. Seçme Özgürlüğü ve İrade Gücü
Kalıtımsal özelliklerim ve yaşamım boyunca başıma gelen pek çok şey üzerinde seçme şansım yok gibi. Diğer insanları etkileyebilirim, ama denetlemem çok zor. Ne var ki, çok çalışarak ve uğraşarak kendi düşüncelerimi, duygularımı ve davranışlarımı büyük ölçüde denetleyebilir, dolayısıyla, kendi duygusal kaderimin de büyük bir bölümünü denetimim altına alabilirim. Kendi amaçlarıma karar verebilir, yaşamıma anlam katabilir, istediklerimin çoğunu elde edebilir, istemediklerimin çoğundan kaçınabilirim.
Kendimi değiştirmek ve denetlemek için, yalnızca iradeye değil, irade gücüne gereksinimim var. İrade gücü, şunlardan oluşur: 1. Bir şeyi yapmaya (ya da yapmamaya) karar vermek; 2. onu yapmak için kararlı olmak; 3. o şeyi nasıl yapacağına ilişkin uygun bilgiyi edinmek; 4. kararlılık ve bilgiden yola çıkarak harekete geçmek; 5. karar vermeye, kararlı olmaya, uygun bilgiyi edinmeye ve özellikle eylemde bulunmaya devam etmek. Eylemler, sözlerden daha önemlidir. Eylem yoksa, irade gücünden de söz edilemez.
2. Esnek Düşünme
Mutlak talepler, özellikle de ısrarcı “zorunluluklar”, “mecburiyetler” ve “gereklilikle” yerine, güçlü tercihler ve arzular da dahil olmak üzere, tecihler ve istekler bağlamında düşünerek, duygusal ve davranışsal rahatsızlıklarımı, özellikle de şiddetli kaygı, çökkünlük, öfke, değersizlik ve acıma duygularımı büyük ölçüde denetleyebilir ve sınırlayabilirim. Pek çok şeyi abartmadan ciddiye alırsam ve projeleri kutsallık düzeyine çıkarmadan önemli görürsem iyi olur. Kesinlikten ve mükemmeliyetçilikten uzak, rahat bir yaşam sürebilirim. Genelleme yapma, dikkatsizce etiket yapıştırma, kalıba sokma eğilimlerimi izleyecek, açık fikirli ve daha az önyargılı olmak için çaba harcayacağım.
3. Kendini Koşulsuz Kabul Etmek
Kendimi her zaman pek çok hata ve yanlış yapacak, yanılabilir bir insan olarak kabul edeceğim. Amaçlarımı ve hedeflerimi büyük ölçüde kendim seçeceğim ve bireysel ve toplumsal amaçlarıma yardımcı olan düşüncelerimi, duygularımı ve eylemlerimi “iyi”, bunları baltalayanları ise “kötü” olarak sınıflandıracak ya da değerlendireceğim. Benliğimi, özümü, kişiliğimi ya da varlığımı bir bütün olarak sınıflandırmayacağım. Başarılı olup olmadığımdan ve başkalarının beni onaylayıp onaylamamasından bağımsız olara, kendimi koşulsuz olarak kabul edip daha başarılı ve diğer insanlarla daha iyi geçinmeye çalışacağım; bunu, birey olarak değerimi kanıtlamak için değil, etkinliğimi ve aldığım zevki artırmak için yapacağım.
4. Başkalarını Koşulsuz Kabul Etmek
Bana ve başkalarına karşı davranışlarını beğenmesem bile, diğer insanları koşulsuz kabul edeceğim. İnsan olarak yanılabileceklerini kabul edecek ve onları hor görmeyeceğim. Kendim söz konusu olduğunda yaptığım gibi, hata yapanları kabul edecek, ama hatalarına göz yummayacağım. İnsanların kötü davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olmaya çalışacağım ve değiştirmezlerse, belki de onlardan uzaklaşacağım; ancak mutlaka değişmeleri gerektiğinde ısrar etmeyecek ve değişmedikleri zaman onlara kin ya da intikam gütmeyeceğim. İnsanların adil davranmalarına yardım etmeye çalışacak, ama mutlaka adil davranmalarını buyurmayacağım.
6. Hayal Kırıklığına Yüksek Tolerans
İnsan yaşamının pek çok dert, sorun, şanssızlık ve haksızlıkla dolu olduğunu ve bunların genellikle yaşama egemen olduğunu kabul edeceğim. Bu dertler söz konusu olduğunda, değiştirebildiklerimi değiştirecek, değiştiremediklerimi (hoşlanmasam da) kabul edecek ve aradaki farkı anlayacak kadar akıllı olacağım.
7. Korkunçlaştırma Karşıtlığı
Yaşamımdaki çok kötü şeyleri, korkunç, berbat yada felaket diye tanımlamayacağım. Bir şeyin korkunç olduğunda ısrar ettiğim zaman, onu, haklı olarak olağanüstü kötü, hatta şiddetli depremle ya da yıkıcı savaşlar benzeri bir felaket olarak görebilirim. Ancak korkunçlaştırma yaptığım zaman, kötü koşullar nedeniyle sızlanma, bunların hiç varolmamalarını gerektirecek kadar kötü, tamamen kötü ve her şeyden çok daha kötü olduklarını düşünme eğilimine girerim. Tüm bunlar, şanssız olaylarla başa çıkmama yardımı dokunmayacak abartılardır. Dolayısıyla, sızlanmayı bırakıp en kötü Tersliklerle daha iyi baş etmeye çalışsam daha iyi olur.
Benzer bir biçimde, Tersliklerle dayanamadığımı ısrarla söylediğim zaman, bunların beni öldüreceğini ya da bunlar yüzünden hiç mutlu olamayacağımı ima etmiş olurum. Oysa onlar beni öldürmez ve onlara karşın bir miktar mutluluk bulabilirim Ne var ki korkunçlaştırmaya, sızlanmaya ve bunlara dayanamıyorum hastalığına bir son verdiğim zaman, hayal kırıklıklarımın bana olduklarından daha kötü görünmelerini önler, hayal kırıklığına karşı toleransımı artırır ve yaşamamdaki şanssız Harekete Geçirici Olaylarla daha etkili bir biçimde başa çıkabilirim.
8. Rahatsız Edilmesi Daha Zor Biri Olma Görevini Kabul Etmek
Hatalarım ve yanılma payım olduğuna, diğer insanlar mükemmellikten uzak olduklarına ve yaşam da sürekli tehlikeler ve şanssızlıklarla dolu olduğuna göre, hiçbir zaman, rahatsızlıktan tamamen uzak ya da rahatsız edilmesi olanaksız bir insan olamam. Tersliklerle başa çıkmak için elimden gelenin en iyisini yaptığımda bile, zaman zaman geriye gider ve gereksiz yere kendimi üzerim. Öyleyse en önemli görevim, Köklü Akılcı Felsefeler oluşturmayı ve bunları korumayı sürdürmek; Terslikle gelip çattığında ya da kendi başıma bir dert açtığımda, her ne olursa olsun, o felsefeleri kuvvetle kullanmak ve gözden geçirmek!
A. Ellis ve R. A. Harper – “Akılcı Yaşam Kılavuzu”
Kaynak: Albert Ellis ve Robert A. Harper (2005), Akılcı Yaşam Kılavuzu (Çeviren: Semra Kunt Akbaş), HYB Yayıncılık, Ankara.