Riske Edecek Başka Neyin Var?
Şöyle bir öykü duydum: Çok uzaklardaki bir eğitim kampında acemi erlerden oluşma bir müfreze yakıcı güneş altında yapılan bir günlük yürüyüşten sonra çadırlarına geri dönmüştü.
“Dostum buna katlanmak istemiyorsan, niçin başka bir çift giymiyorsun ki?” dedi komşusu.
“Mümkün değil. Onları çıkartmak sahip olduğum tek zevk.”
Riske edecek başka neyin var? Sadece ıstırabın. Sahip olduğun tek zevk onun hakkında konuşmak. Istırabı hakkında konuşan insanlara bir bak, ne kadar mutlu oluyorlar! Onun için para harcıyorlar; psikanaliste kendi perişanlıklarından bahsetmeye gidiyorlar, bunun için para ödüyorlar! Birisi dikkatlice dinliyor ve onlar çok mutlular.
İnsanlar mutsuzluklarından tekrar tekrar bahsediyor. Hatta abartıyorlar, süslüyorlar, olduğundan daha büyük gösteriyorlar. Onu gerçekte olduğundan daha büyük hale sokuyorlar. Niçin? Riske ettiğin sadece sefaletin, başka bir şey değil; ama insanlar bilinene, tanıdık olana yapışır. Bildikleri tek şey mutsuzluk; hayatları bu. Kaybedecek bir şey yok ama onu kaybetmekten çok korkuyorlar.
Bana göre ilk olarak mutluluk gelir, coşku gelir. İlk olarak kutlayıcı bir tavır gelir. İlk önce hayatı onaylayan bir felsefe gelir. Tadını çıkart! Şayet işinden tat almıyorsan değiştir. Bekleme! Çünkü beklediğin tüm zamanlarda Godot’yu bekliyorsun ve Godot hiçbir zaman gelmeyecek. Kişi basitçe bekler ve hayatını boşa harcar. Kim için, ne için bekliyorsun?
Osho “Coşku”