Adamın biri hayatı boyunca hep hukuk okumak istemiş. Avukat olmasını sağlayacak her şeyi yapmaya razıymış. Ve masal bu ya, gitmiş, HUKUK’un kapısında beklemeye başlamış. Bu oldukça heybetli, büyükçe kapının önünde, içeri alınacağı günü, avukat olabileceği anın hayallerini kurarak heyecanla bekliyormuş.
Aradan yıllar yıllar geçmiş ama kapı hiç açılmamış. Fakat kahramanımız azminden hiçbir şey kaybetmeden sabırla beklemiş. Nedense, ne kapı kendisine açılmış, ne de başka gelip başvuran, avukat olmayı isteyen biri çıkmış. Ve yaşlanıp da ölüm iyice yaklaştığı da, yaşlıca bir adam çıkagelmiş. Zavallı kahramamınız o kadar utangaçmış ki, neden kapının kendisine hiç açılmadığını soramamış. Fakat utana sıkıla da olsa, “Ben uzun yıllardır avukat olabilmek için bu kapıda bekliyorum, neden hukuk bu kadar popüler iken, bunca yıl hiç gelip başvuran olmadı, neden kimse avukat olmak istemedi? diye sormayı başarabilmiş.
Yaşlı adam gülümseyerek, “Asıl merak ettiğin şeyi biliyorum. Biz herkese ömrü boyunca birden çok kez, bizden istedikleri kapıları yaparız. O kapıları da asla kapalı tutmayız. Sen bunca zaman kapının önünde bekledin, bize yalvardın, dua ettin, ne kadar istediğini göstermek için çeşitli yollar denedin. Ama bir kez olsun kapıyı açmaya çalışmadın. Eğer kapının görkeminden etkilenmeyip korkmasaydın, o kadar büyük bir kapının bir parmak hareketiyle bile kolayca açılabileceğini görürdün. Biz size gerçekten istediğiniz her kapıyı yaparız, ama açıp açmamak tamamen size bırakılmıştır.
“Neden hiç kimsenin gelmediğini de merak ediyorsan; her kapı sadece bir kişi için yapılır, bu kapı da sadece senin için yapıldı ve şimdi ben seni de yanıma alıp kapıyı da sonsuza dek açılmayacak şekilde kapatıyorum. Hadi gidelim.” demiş.
Franz Kafka