Kazananlar Odaklanır, Kaybedenler Dağılır!
Büyük bale yönetmeni George Balanchine’in şu sözünü hep çok sevmişimdir: “Şimdi, gençken olduğumdan daha enerjiğim; çünkü ne yapmak istediğimi tam olarak biliyorum.”
Şimdi, eskiye kıyasla daha çok enerjisi var. Bu da ne yapmak istediğini tam olarak bildiği için. Balanchine gençken (çoğumuz gibi) aynı anda birçok şey yapmaya çalışıyormuş. Kararsızlık enerjiyi tüketir. Bir sonraki adımda ne yapacağını bilmemek, hangi yolu seçeceğine karar vermek için uğraşmak, sizi bezdirir.
Şu eski deyişi severim : “Kazananlar odaklanır, kaybedenler dağılır.” Bu gerçekten doğrudur. Amaç duygusu beni enerjiyle, ne istediğini bilen enerjiyle doldurur. Bu gerçekten de çok güzel bir şeydir.
Harry Bernstein hakkında anlatmayı çok sevdiğim bir hikaye vardır. İnsanlar, bu hikayeyi, geç yaşta büyük işler yapmak olarak yanlış yorumlar. Hikaye bununla ilgili değildir. Hikaye kişilikten amaca dönüşüm hakkındadır.
Harry 93 yaşındaydı. Karısı, daha yeni lösemiden ölmüştü ve Harry hayata nasıl devam edebileceğini bilmiyordu; çünkü öncesinde amacı karısına bakmak, onunla olmak ve onun mutluluğunu sağlamaktı. Bu yüzden birdenbire, 93 yaşında amacı ayaklarının altından kayıp gitti. Uyandığında, artık yaşamak için enerjisi kalmamıştı.
Bu depresyondur. Harry depresyondaydı, “Aman neye yarar? Niye zahmet edeyim? Niye devam edeyim ki?” diye kendine sorardı, depresyonun bütün anlamı budur : Yapacak bir şeyim yok. Heyecan duyacağım ya da beni şevke getirecek hiçbir şey yok. Bu yüzden bütün dikkatim tekrar kişiliğimde… Bende… Duygularımda… Ne hissettiğim, ne düşündüğümde ve üzüntümde. Tüm düşüncelerim üzüntüm, vicdan azabım ve pişmanlığımda, dikkatim tamamen kendime yönelmiş durumdadır.
Her şeyde bir çatlak vardır, ışık oradan girer.
Ancak, Harry Bernstein bu dünyanın içinde uzun süre sıkışıp kalmadı. Zihni, kişiliğinden amaca yöneldiği anda bedeni depresyondan çıktı.
Sıra dışı bir şey yaptı; ama ona neyin esin kaynağı olduğunu pek bilmiyoruz. Zihin değiştiğinde ruh içeri girecek bir yol bulur. Leonard Cohen’in şarkısında söylediği gibi, her şeyde bir çatlak vardır, ışık oradan girer. Böylece Harry Bernstein mantık dışı bir şey yapmaya karar verdi.
Oturup, hayatını yazmaya karar verdi. Hayatında o kadar çok, o kadar büyüleyici şey olmuştu ki… Artık karısının ölümüne tepki göstermekle kalmayacaktı. Onun yerine, üretecekti. 93 yaşında dolu dolu ve ilginç bir ömür sürmüş bir insanın yaşadığı bütün heyecanlar, üzüntüler ve inanılmaz şeylere ilgili insanların okuyabileceği bir kitap ortaya çıkaracaktı. Hayatını bir kez daha yaratmaya karar verdi. Bu kez bunu, diğer insanlara büyük keyif verecek bir kitap olarak yapacaktı.
93 yaşındaydı! 25 yaşında olmamasına rağmen yazar olmayı öğreniyor, insanlarla bağlantı kurmaya çalışıyor, sosyal ağlara giriyor, iyi menajerleri bulmaya çalışıyor, geleceğin tohumlarını ekiyordu. 93 yaşındaysanız sizin için nasıl bir gelecek olabilir ki?
Çoğu insan zamanlarının %90’ını gelecekle harcar. Bir gün kendilerini başarıya taşıyacak olan insanlarla bağlantı kurmaya çalışırlar. Bu, kendilerini güç basamaklarında yukarı çekecek güçlü bir insan bulmak gerektiği gibi yanlış bir fikirle, entelektüel yetilerini ve hayal güçlerini acıklı bir şekilde ortalığa saçmaları demektir.
Harry Bernstein’ın yaptığı 18 yaşında olsak bile, hepimizin yapabileceği bir şeydir. 93 yaşına kadar beklememiz gerekmez. Bir amacımız olabilir. Kalp kırıklıklarıyla dolu bir ömür boyu beklememiz gerekmez. Bütün günümüzü, kişiliğimizin içinde hapsolmuş şekilde ne hissettiğimize yoğunlaşarak geçirmemiz gerekmez, bir amacımız olabilir; bu amaç bize şevk verecektir.
Harry bir sene boyunca 24 saatini kitap üzerinde çalışarak geçirdi. Arkasından, (New York’taki bütün yayıncılar kitabını geri çevirdikten sonra) Harry Random House’un Londra bürosunda bir yayıncı buldu. Kitabının bir kopyası bir yıl orada bekledikten sonra, Kate Elton adında bir editörün masasına ulaştı. Elton kitabı okudu ve “kaçırılamaz” (kullandığı sözcük buydu) olduğunu söyledi. Kaçırılamaz!
Steve Chandler – “Motive Ol”