Immanuel Kant

Aklımda merak, şüphe ve saygı uyandıran iki şey vardır: Üzerimde yıldız gibi parlayan cennet ve içimdeki ahlak yasası.
    Aydınlanma; kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir.
    Bilgi deneyle başlar ama deneyden doğmaz.
    Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.
    Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır.
    Dogmalar ve kurallar, insanın doğal yetilerinin akla uygun kullanılışının ya da daha doğru bir deyişle kötüye kullanılmasının bu mekanik araçları, erginleşme ve olgunlaşma için sürekli bir ayakbağı olurlar.
    Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir: ümit, uyku ve gülmek.
    İki şey var ki, ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve vicdanımdaki ahlak yasası.17 Ağustos 2010
    İnanca yer açmak için bilgiyi bir kenara bıraktım.
    İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür.
    İyilik bir görevdir.
    Ne var ki her yandan «düşünmeyin! aklınızı kullanmayın! » diye bağırıldığını işitiyorum. Subaylar, «düşünme, eğitimini yap! », maliyeciler «düşünme, vergini öde! », din adamları «düşünme, inan! » diyorlar.
    Uçarken havayı kesen ve onun direncini hisseden kuş, bunu havasız (vakum) yerde daha iyi yapabileceği kanısına kapılabilir.
    Zaman, sessiz bir testeredir.
    Kavramlar duyusuz boştur duyular kavramsız kördür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir