Düşlerinle Bin Yaşa!
Yaklaşık 200 yıl öncesinden Immanuel Kant etkileyici bir tavsiyede bulunur; kendi aklına hizmet etmek için, cesur ol! Kendi aklına hizmet etmek… Büyük cesaret ister!
Bunu çevirelim ve kendi hayatına hizmet etmeye dönüştürelim; ve kendi düşlerine…
Kendi düşlerine hizmet etmek… bunu anlıyor musun?
Kendi düşüne hizmet etmeyenleri biraz düşünelim.. Kendi düşünü unutanları, düşlerini toprağın altına gömenleri..
Kendini bir başkasına adayıp kendini unutan insanlar geliyor aklıma.. Hiç yokmuşcasına, hep varmışcasına.. Sessizce ölümü beklerken yaşayan, ama hiç yaşamazken, yaşadığını sanan insanlar.. Kendi düşlerini çoktan unuttular..
Mezara giren düşler diyarından gelen sesleri işitiyor musun? ‘Sen ne güzel düştün be! Ah biraz param olsaydı, zamanım olsaydı da seni gerçekleştirseydim..! ‘ İçinde seninkiler de var mı?
Kendi düşlerini diri diri toprağın altına gömen insanlar… şimdi mutlu musunuz?
Bir de çocukları için kendini feda edenler var arasında.. tebriklerrr.. Çocuklarınız da yaşlanıp ölünce sizi kimse hatırlamayacak..
Bir seremonide olduğunuzu hayal edin.. Düşler mezarlığında yeni bir düş toprağa veriliyor.. Düşlerinin mezarı başında toplanmış nice insanlar, ağıtlar yakıyor. Bu ağıtları sessizce dinleyen bir çocuk var orada. O sen misin, yoksa seninki mi, bilemem. Kim bilir ne kadar yakınıydı düşlerinin, ne kadar yakındı düşlerine..
Bir de, kendini bir başkasının zenginleşmesine adayanlar var… Nasıl bir duygudur bu, çok iyi biliyorsun aslında.. Belki de hiç sevmediğin birileri için çalışıyorsun yıllardır, hiç sevmediğin yerlerde.. Her gün her dakika için lanet okuyorsun. Yakınmayı bırak istersen.. Bu senin seçimin! Kendi düşünde değilsin.. Senin hikayen belki, ama kalem başkasının elinde.. Üstünü çizebilir, hikayeni bitirebilir..
Eğer yeterince paran olsaydı, şimdiki işinde hala çalışıyor olur muydun? Gerçek bir ölçek bu. İşine sevgi ölçeği… Ne yapardın? Gerçekten yapar mıydın? Sormaya cesaret ettin mi kendine? Peki ya kendi düşlerini yaşamaya cesaret ettin mi? Cesaret edecek misin?
Horatius der ki, “Ne gülüyorsun?! Anlattığım senin hikayen!” Ben de diyorum ki; ne kızıyorsun?! Anlattığım senin hikayen!
Eğer kendi düşünü yaşamayacaksan, kendi düşüne hizmet etmeyeceksen, cesaret bu hayatın neresinde?
Kendi düşünü yaşamayacaksan, cesaret bu hayatın neresinde?
Kendi düşünü yaşa! Kendi düşünle yaşa! Düşlerinle bin yaşa!