Gözlerinizi kapatıp bugün gördüğünüz bir yüzü hatırlamaya çalışın. Çok iyi tanıdığınız biri olabileceği gibi yeni tanıştığınız ve sizi etkilemiş biri veya herhangi bir dergi ya da filmde gördüğünüz bir yüz olabilir. Şimdi gözlerinizi açın ve hatırladığınız yüzün tarifini yazın. Aklınıza gelen her ayrıntıyı yazın.
Tarifinizi başka birine okuyacak olsanız yazdıklarını, anlattığınız yüzü net bir şekilde tasavvur edebilir mi? Tarifini yaptığınız kişiyi tanıyanlar doğru tahminde bulunabilirler mi? Hangisi kesindir; gözlerini kapalıyken tasavvur ettiğiniz mi, kağıda döktüğünüz tarif mi? Kafamızın içinde, kelimelerle ilgisi olmayan, tamamen algıladıklarımızdan oluşan koca bir dünya var. Nasıl hissettiğimizi tarif etmek veya dün gece gördüğümüz rüyayı birine anlatmak asla deneyimimizin özüne yaklaşamaz çünkü kelimelerle düşünen rasyonel zihnimizin zekası, daha önce bahsettiğim duyu araçlarında biri değildir. Ancak ve ancak analiz etmeye yarayan bir araçtır.
İçgörü veya sezgilerimizi kelimelere dökmek, algıladıklarımızı hasara uğratır. Pitsburg Üniversitesi psikologlarından Jonathan Schooler, saf algıların kelimelerle açıklanmaya çalışılması durumunu “söze gölge düşürmek” diye tanımlıyor.
Gördüğümüz bir yüzü tarif etmeye kalktığımızda beyninizin kelimelerle düşünen sol tarafı, görsel anıları muhafaza eden sağ tarafı gölgeler.
Dr. Schooler, banka soyan hırsızın otuz saniyelik video görüntülerini gönüllülere seyrettirir. Yirmi dakika boyunca bambaşka işlerle meşgul olan deneklerin yarısından hırsızın yüzünü tarif etmeleri istenir. Video izlenmeden önce gönüllülerden hırsızın yüzüne dikkat etmeleri ve gerekirse hatırlamalarına yardımcı olacak notlar tutmaları istenmiştir. Bu esnada grubun diğer yarısı video ile alakası olmayan bir konuyla görevlendirilir.
Daha sonra, tüm gönüllülerden sekiz fotoğrafın içinden hırsızı tespit etmeleri istenir. Tarif yazanların üçte biri doğru tespitte bulunurken hiç not tutmamış olanlardan hırsızı doğru belirleyenlerin oranı üçte ikiydi. Not almayanlarla kıyaslandıklarında not alanların hafızasında, hırsızın yüzüne dair hatırlananlar silik kalmıştı.
Bu çalışma, akıcı, sözsüz, anında ve en iyi karaların alınacağı anlarda ilgili duruma dair yapılan mantıklı değerlendirmelerin önemli ölçüde anlam kaybına neden olduğunu gösteriyor. Her şeyi rasyonel zihinle analiz etmek gerçekte neler olduğunu anlamamıza engel oluyor. Sözün, olayların anlamına gölge düşürmesi, dilin anlaşmak için esas olduğu görüşünü sarsıyor.
Ray Dodd – “İnanç Sistemi”
Kaynak: Ray Dodd (2007), İnanç Sistemi – Hayallerinizi Yaşama Sanatı (Çev: Rüya Koray) Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul.