Sağlıklı beşler; her şeyi olağanüstü bir sezgi ve anlayış ile gözlemlerler. Zihinleri tetiktedir, meraklıdırlar, keskin bir araştırmacı zekaya sahiptirler-çok hassas sezgilerle doğru soruları sorarlar. Bilgiye aşıktırlar, öğrenmeyi severler ve bir konuda uzaman olurlar. Müthiş değerli ve özgün fikirlere sahip, çarpıcı ve yaratıcı eserler ortaya çıkaran, hayal gücü kuvvetli, yenilikçi ve yaratıcı insanlardır. En iyi durumda, dünyayı geniş bir çerçevede ve aynı amanda derinlemesine anlayan, yılmaz mucit ve kaşiftirler. Ortalama beşler, çalışkandırlar, araştırmaya, bilime, fikir geliştirmeye yoğunlaşırlar. Bazı anahtar ilgi sahalarını öne çıkarıp yaşamın diğer alanlarını boşlarlar. Ayrıntılara dalıp büyük resmi kaçırırlar. Sağlıksız beşler; tüm sosyal bağlantıları reddederek inzivaya çekilirler, insanlardan ve gerçeklerden kopmuş olarak yaşarlar.
Temel korku; çaresiz, yetersiz ve işe yaramaz olmak. Temel arzu; yeterli ve yapabilir olmak (yapabilmek). Arayış; uzmanlık. Beşler, özgüvenlerini artırmak ve yaşam ile baş edebilmek için bir konuda usta olmak isterler.
Erdem; Bağlanmamak. Bağlanmamak, reddetmek değildir; tersine gerçeği temelden kabul etmektir. Dünyada var ol ama onunla olma. Gerçek doğamız ile yaşıyorsak iç ve dış, hiçbir şeye bağlanmayız. Bu bağlanmama hali, tüm canlılar için engin bir şefkat beslememizi sağlar çünkü her şeyin geçici doğasını görürüz. Herhangi bir görüşe bağlanma ihtiyacı hissetmezsek şefkatli ve affedici olmak kolaydır.
Tutku; Açgözlülük. Açgözlülük iç yoksullukla ilgilidir ve nefsi geri çekerek, temastan kaçınarak, kaybetmekten korktuğu az şeye sıkı tutunarak bu durumla baş etmeye çalışır. Benliğin nefsi kendini reddedilmiş, boş ve besleyici destekten yoksun hisseder; dolayısıyla elinde bilgi, kaynak açısından ne varsa bu dünyada ayakta kalabilmek için saklar, biriktirir. Kısacası beşlerde görülen açgözlülük aslında bir çeşit koleksiyonculuk gibidir-daha fazla bilgi toplamak, daha fazla kitap okumak ve böylece dünyanın önüne güvenle çıkabilmek.