Eğer hiç irade gücünüzün olmadığını düşünüyorsanız, kendi başarınızı sabote ediyorsunuz demektir. Herkesin irade gücü vardır. Bu cümleyi okuyor olmak için bile irade gücünüzün olması gerekir. Kendi irade gücünüzü geliştirebilmenizin ön koşulu, onun varlığını kabul etmenizdir. İrade gücünüzün olduğu, canınızın olduğu kadar kesin bir gerçektir.
Eğer biri önünüze koca bir halter koyuyor ve onu kaldırmanızı istiyorsa, ama siz onu kaldıramayacağınızı biliyorsanız, herhalde “Benim gücüm yok” demezsiniz. Deseniz deseniz, ancak “Bunu kaldıracak kadar gücüm yok” diyebilirsiniz. Bu daha doğru bir anlatım biçimidir; çünkü bir yandan o alanda yeterince çalıştığınızda o halteri kaldırabilecek güce erişebileceğinizi ima ederken, bir yandan da belirli bir gücünüz olduğunu hissettirmektedir.
İşte bu, irade gücünüz için de geçerlidir. Size ikram edilen çikolatalı pastadan bir parça aldığınız zaman, hiç de irade gücünden yoksun olduğunuz anlaşılmaz. Bir kolunuz olduğu gibi, irade gücünüz de vardır. Belki kolunuz çok güçlü bir kol olmayabilir; ama yine de bir kolunuz vardır.
Bu alandaki ikinci adım, kolunuz gibi, irade gücünüzü de geliştirebileceğinizi bilmektir. Onu güçlendirmek ya da güçten düşürmek sizin elinizdedir. İnsanın irade gücünü en iyi geliştiren şey, asla rastlantısal dış koşullar değildir. İrade gücü, insanın iç konusudur…
Kendi kendinize bir söz verin ve kendi irade gücünüz konusunda açık ve gerçekçi olun. O gücünüz hep oradadır. Onu daha güçlü ve size daha yararlı kılmak için, içinizdeki oyunu oynamaya istekli olmalısınız. Bazıları bu oyunu özyaratım diye adlandırırlar.
İrade gücünü geliştirip kullanmak, bizi özgüdülemeye ulaştırabilecek en dolaysız ve hızlı yoldur… Birçok insan öz-disiplinin, kendi kendini cezalandırmakla yakın akraba olduğunu düşünür. Ona bu olumsuz anlamı yükleyince de, hiçbir zaman onu geliştirme hevesi duymazlar… Psikolog Abraham Heschel, “Özsaygı, disiplinin meyvesidir,” der. “Saygınlık duygusu, insanın kendi kendine hayır diyebilme yeteneğiyle birlikte gelişir.”
Amerikalı düşünür Ralph Waldo Emerson, Sandviç Adası’ndaki savaşçıların, bir düşman kabile üyesini öldürdüklerinde onun cesaretinin kendi vücutlarına geçtiğine inandıklarından söz eder. Emerson, baştan çıkarıcı bir şeye hayır dediğimiz zaman da bize aynı şey olduğunu söyler. O baştan çıkarıcı şeyin gücü bizim irade gücümüze geçer. Küçük bir baştan çıkarıcılığa direndiğimizde ise biraz güçleniriz. Büyük bir baştan çıkarıcılığa karşı direndiğimiz zaman ise büyük bir güç kazanırız.
Bu gücümüzü diri tutmak için, William James bize her gün yapmak istemediğimiz en az iki şeyi -sırf onları yapmak istemediğimiz için- yapmamızı önerir. Kendi irademizin farkında olmayı ancak böyle sürdürebiliriz…
Zen düşünürü ve öğreticisi Alan Watts “disiplin” sözcüğünden nefret ederdi; çünkü bu sözcüğün bir yığın olumsuz çağrışımı olduğunu düşünürdü. Yine de, herhangi bir eylemden tat alabilmenin sırrının ancak disiplinde yattığını biliyordu. Bu nedenle, “disiplin” sözcüğünün yerine “beceri” sözcüğünü koydu; kendi öz-disiplinini geliştirmeyi ancak bundan sonra başarabildi.
Steve Chandler – “Kişisel Başarı İçin 100 İpucu”