Motivasyon Ne Zaman İşe Yarar, Ne Zaman Yaramaz?

“Başkahraman Kendinsin” kitabının yazarı İsmail Barış Özpazarcık, e-motivasyon.net için kaleme aldığı bu ilk yazısıyla motivasyon dünyasına ışık tutuyor.

Her insanın yüreğinde yatan bir aslan, bir çıkış noktası, bir kaynak, bir yol vardır.  Sevgili Tayfun da “motivasyon” kaynağı olmayı seçti. Ya da o kaynağı, o yatağı açmaya, mevcut olan yüce hazineyi çıkarmaya, insanın yüreğine akıtmaya karar verdi. Bu yol, ışık yolu… Ve Tayfun’un yaptığı da iyi bir yol arkadaşlığı. Sevgili arkadaşımı gayretlerinden dolayı kutluyor, başarılar diliyorum.Kendini keşfetmenin bir yolu olarak motivasyon, gerçekten de muhteşem bir gelişim aracıdır. İyi anlaşıldığında, uygulandığında hayatı üst düzey bir bilinçle yaşamamızı sağlar. Bu nedenle “Motivasyon” kelimesinin içini doldurmak, özünün tadına varmak ne güzeldir! Hemen her şeyde olduğu gibi, şekli aşmak, öze varmak durumundayız.

Kelimeler, sözler etkilidir; ancak dil, yürek kadar derin değildir. Dilin söylediğini yürek bilir ve hissederse, özümüz sözümüzle buluşur. Bu buluşmadan doğan enerji ise bizi daha iyiye ve ileriye taşır.

Motivasyon, zihnimiz için bir ışık yoludur. Çünkü, sevgi dolu, olumlu ve teşvik edicidir. Ne şekilde olursa olsun, içeride bir kıvılcım oluşturur. Zihnin daha iyi çalışması, kişinin sağlıklı düşünmesi, kendini iyi hissetmesi, bakış açısını geliştirmesi için içsel bir inşa halidir.

Zihinimizin potansiyel olarak 100 milyon ışık yolu vardır. Bunlara biz  bilimsel dilde “nöron hücreleri” diyoruz. Olumsuz duygu ve düşüncelerimiz bu ışık yollarını tıkar, akışını önler. Işık yollarını açmak, iyi, anlamlı bakış açıları geliştirmekten geçer. Ve bu bakış açılarını geliştirmek için bizi “motive” edecek yaklaşımlara (kişiye özel bakış açılarına) ihtiyacımız vardır.

Bilirsiniz  ki, arzu, istek varsa, eylem de vardır. Motivasyon, kendiliğinden gelir. Çünkü bu sırada çaba sarf etmeden, akış halinde Öz’ümüzle bir olmuşuzdur. Aramızda sahte olan bir duvar yoktur. İllüzyonda değil, hakikatteyizdir. İşte bu hale, “gönül gözü” ile görmek ve hissetmek deriz.

Pekiyi, ya ne istediğimizin farkında değilsek?.. O zaman, farkındalığa, keşfetmeye ihtiyacımız var demektir ki, motivasyon bu noktada devreye girebilir…

“Yapmak istemiyorum, fakat yapmalıyım…” diyorsak, zorunda olma hali için yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var demektir. Acaba, gerçekten yapma-lı mıyım?

“Yapmak zorundayım…” diyorsak, soru şu: Yapmazsak ne olur?..

“Bir şekilde yapmalı…” diyorsak; hay hay, nasıl bir bakış açısı geliştirebiliriz?

Bazen de zihnimiz, bizimle oyun oynamak ister. Oyunu gör, gülümse ve oyna o zaman… Oynamak güzeldir, hayatı anlamlı kılabiliyorsak… Hepimizin içinde bir oyun bahçesi var, hayatı hafifletip güzelleştirebilmek için. Aynı anda yüz bin şey düşünebilen zeki ve saygı değer bilinç altımız, kandırılmaya müsaittir. Ve bu sanırım Tanrı’nın insanoğluna torpilidir. Çerçeveyi değiştirirsin, anlam değişir; derken hayatın değişir. Yeter ki ne istediğine karar ver. Öyleyse motivasyon, bu noktada bir can simididir. Kendimizi ikna etmenin (zekice) bir yolunu bulanlar hayatının kaptanı olan, harika motivatörlerdir.

Pekiyi, ya içimiz, yüreğimiz, “bunu yapmak istemiyorum” diye sinyaller gönderiyor, can sıkıntıları, yürek burulmaları, beden sancıları içindeysek, zihnimiz bizi ikna edebilir mi?
Zihnin tuzağını aşarak, gönlümüze, özümüze ulaşmak için bu noktada farkındalık geliştirmemiz gerekiyor.

Biz zihnimizi, zihin bizi kandırabilir ki bu da içimizde oynadığımız egosal bir oyundur.

Fakat biz yüreğimizi kandıramayız! (Ya da ben öyle sanıyorum:)

Ruhumuzun (içimizdeki ışığımızın) temsilcisi, yüreğimiz; yüreğimizin temsilcisi bedenimizdir. Beden zekası da buradan gelmektedir. Ve yüreğimiz de, bedenimiz de istemediği şeyi (bize hayırlı olmayan şey) bas bas bağırır. Onun yankısını içimizde (kalbimizde) ve dışımızda (bedenimizde) duyarız. Kulak tıkayanın vay haline… İşte bu hal de motivasyonun hiç mi hiç işe yaramadığı durumdur. Sonrası malumdur…

İsmail barış Özpazarcık
baris@etkininsan.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir