Benim inancıma göre anne babalar çocuklarına -olumlu ve olumsuz- tüm duygularını sözle ifade etmeleri için mutlaka izin vermelidirler. Ne yazık ki, çok az anne baba, çocuklarına duygularını ifade etmeleri için izin vermektedir. Bunun temelinde ise çocukken kendilerine de izin verilmemiş olması yatmaktadır.
Her şeyden önce duyguları, özellikle olumsuz duyguları ifade edebilmek insanlarda düdüklü tencerenin emniyet supabı yerine geçer. Emniyet supabı nasıl basınç altında tencerenin atlamasını önlüyorsa, duyguları ifade edebilmek de çocuklarda aynı işe yarar. İkinci olarak, olumsuz duygularını içinde tutan ve dışarıya atamayan çocukta olumlu duygular için yer kalmaz. Üçüncü olarak, çocuklar, özellikle küçük çocuklar, duyguların içinden sadece olumsuz olanlarını seçemedikleri için olumlu duygularını da bastırırlar. Dördüncü olarak, eğer çocuk olumsuz duygularını sözlerle ifade etmezse, olumsuzluk başka bir anti-sosyal davranış olarak ortaya çıkacaktır…Sekiz yaşındayken komşunun oğluna çok kızdığımı hatırlıyorum; çöp tenekelerini evlerinin önüne getirmiş ve boşaltmıştım… Beşinci olarak, olumsuz duygularını ifade etmesine izin verilmeyen çocuklar, büyüdükleri zaman da duygularını ifade etmeyi öğrenemezler… Eğer çocuğunuzun büyüdüğü zaman terapiste ihtiyaç duymasını istemiyorsanız, ona şimdiden tüm duygularını ifade edebilmesi için özgürlük tanıyın.
Size, çocuğunuza verebileceğiniz en büyük hediyelerden birinin duygularını ifade edebilme özgürlüğü olduğunu anlatmaya çalıştım. Ama uygulamada bazı sorunlar olabilir: Çocuğunuzun duygularını öğretmenine ya da bir başkasına açıkça söylemesi halinde başının derde girmesinden korkuyor olabilirsiniz. Ama çocuklar duygularını ifade ederken nereye kadar güven içinde olduklarını gayet iyi bilirler.
***
Çocuğuna böylesine bir özgürlüğü tanıyan anne babalar, onların duygularına nasıl rehberlik eder? Bu durumda benim Paslaşma Tekniği dediğim disiplin yöntemi kullanılabilir:
Çocukların en fazla arzuladıkları şey büyükler tarafından anlaşılmaktır. Ama ne yazık ki, çok az anne baba çocuğunu anlama yönünde çaba gösterir. Bunun nedeni onların kötü ve duygusuz olmaları değildir; çocuklarını anlamaya çalışmazlar; çünkü kimse onlara bunun önemini ve nasıl uygulanacağını öğretmemiştir.
Paslaşma tekniği sayesinde çocuklar ve büyükler arasındaki bu engel yıkılabilir.
Bu tekniğin esasları gayet basittir. Çocuğunuz, size duygularını açtığında;
1. Çocğunuzun anlattıklarını dikkatle dinleyin.
2. Anlattıklarını kafanızın içinde yeniden şekillendirin.
3. Çocuğunuzun size anlattıklarını kendi sözlerinizle ona yeniden anlatın.
Anne baba bu tekniği kullandığı zaman, kendi duygularını onların ağzından duyan çocuk böylece anlaşıldığından emin olur.
***
Çocuklar sebepsiz korkularını anlatmaya çalıştıkları zaman anne babaların buna aldırmamak gibi kötü bir huyları vardır. Bu örneği Paslaşma Yöntemi uygulandığında görelim:
Timmy: Baba ben yatmak istemiyorum; çünkü karanlıktan korkuyorum.
Baba: Karanlıktan korktuğun için yatmak istemiyorsun demek? Gel kucağıma otur da anlat bakalım.
Timmy: Karanlıktan çok korkuyorum. Karanlıkta kötü şeyler çıkıp üstüme atlayacak diye korkuyorum.
Baba: Karanlıktan korkuyorsun; çünkü karanlığın neleri gizlediğini göremiyorsun. Ya bir şey aniden çıkıp da üstüme atlarsa diye düşünüyorsun.
Liste korkunç şeylerle uzayıp gider: canavarlar, yılanlar, sıçanlar… Her seferinde babası değişik sözlerle oğlunun söylediklerini tekrarlar… (Sonunda çocuk babasını dinlerken yorgun düşer.)
Timmy: Babacığım, belki de bunlar aslında o kadar korkunç şeyler değildir. İyisi mi, ben artık uyuyayım. Üstümü örter misin?
Baba: Konuştuğumuz iyi oldu. Tabii ki üstünü örterim. İyi geceler.
Anne babaların çoğu, çocukları saçma korkulara kapılınca ne yapacaklarını şaşırırlar. Genellikle çocuklarını bu korkularından akıl ve mantık yolu ile vazgeçirmeye çalışırlar. Sonuçta kendileri emekleri boşa gittiği için sinirlenirken çocukları ise anlaşılmadıkları duygusuna kapılır.
Bu yöntemle çocuğunu anladığınızı, duygularını ona tekrarlayarak gösterebilirsiniz. Paslaşma yöntemini kullanırken cümlelerinize şöyle başlayabilirsiniz: Demek ki öyle hissediyorsun… Demek ondan korkuyorsun… Demek buna kızıyorsun…veya benim anladığım kadarıyla… vb. Paslaşma yönteminde çocuğa neden bu şekilde hissettiği sorulmaz; duyguları olduğu gibi kabul edilir; kendi duygularınız işe karıştırılmaz, onun duygularından konuşulur; ancak o kendisini ifade ederse karşılık verilir, soru sorulmaz; eğer sessiz kalırsa, siz de sessiz olmalısınız.
Bu yöntemi babalara öğretirken kullandığım kurnazca bir yöntemim var… Onlara iş yerinde zor insanlarla uğraşıp uğraşmadıklarını soruyorum. Evet derlerse – ki çoğunluğu bu cevabı veriyor- onlara iş yerlerindeki bu zor insanlarla Paslaşma yöntemini kullanarak konuşmalarını öneriyorum. Bu yöntemin iş yerinde başarıya ulaşması, evde de kullanılmasını sağlıyor.
Anne babaların çoğu bu yöntemi öğrenirken kendilerini her söyleneni tekrarlayan bir aptal gibi hissettiklerini söyleyip şikayet ediyorlar. Yeni bir şey öğrenirken hepimiz kendimizi doğal olarak biraz rahatsız hissederiz, onun için hiç endişelenmeyin. Deneyim kazandıkça kendinizi daha rahat hissetmeye başlayacak ve her söyleneni tekrarladığınız duygusunu üzerinizden atacaksınız.
Paslaşma yöntemini uygulamaya başlamak için en uygun yaş üçtür. Çocuğunuzun söylediği sözcükleri aynen tekrarlamamaya özen gösterin… Çocuklara duygularını kendi sözlerinizle tekrarlarsanız yöntem yüzde yüz işleyecektir. Çocuk her seferinde dıştan görülebilir bir değişiklik göstermese de anne babasının kendisini anladığını bilecektir.
Eğer anne babalara tek bir disiplin yöntemi öğretebilecek olsam, mutlaka Paslaşma yöntemini seçerdim. Bence anne babalarla çocuklar arasındaki iletişim kanallarını açık tutmak için çocuklara anlaşıldıklarını, duygu ve düşüncelerine saygı gösterildiğini belli etmek için en önemli kuraldır. Paslaşma yöntemi bunlara ek olarak, anne baba ve çocuk arasındaki karşılıklı saygıyı da güçlendirir.
Fitzhugh Dodson – “Sevgiyle Disiplin”