“Demian” Olmak
Hermann Hesse’nin “Demian” kitabını 3 haftada yazdığı söylenir. Ancak okunduğunda böylesi bir kitap bir ömürde yazılamaz diye düşündürtür okuyucusuna. Kitap, Hesse’nin gençlik yıllarında okulda tanıştığı Max Demian’ı ve onun kendi hayatı üzerinde yarattığı büyük etkileri konu alan büyüleyici bir eserdir… İşte bu muhteşem eserin ilgi çekici öyküsünü ve etkileyici sözlerini sizler için derledik.
Demian, spiritüellik kavramının adı daha piyasada yokken 1919 yılında kaleme alındığında devrinin çok ötesinde bir bilgelik sunmuştur. Kitap yayımlandığı tarihte öylesine sarsıcı bir etki yaratmıştır ki ilerleyen zamanda (1946 yılında) yazarın Nobel edebiyat ödülünü kazanmasında büyük rol oynamıştır. Ancak kitabın ülkemizde bugün bile hala tam olarak tanındığı söylenemez. Tayfun Topaloğlu Demian’dan “düş’ümü uyandıran yegane şey” diyerek bahseder. Yazarımızın bu kitabı filme çevirmek gibi bir hayali de vardır. İşte düşleri uyandıran o muhteşem kitaptan en güzel alıntılar.
İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?
Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür.
İnsan birinden korkuyorsa, o kimsenin kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir.
Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.
***
“Demian, dört bir yandan insanların bir araya gelip sürüler oluşturduğunu, oysa özgürlük ve sevgi denen şeye hiçbir yerde rastlanmadığına belirtti. Öğrenci dernekleri, şarkı ve türkü topluluklarından uluslara varıncaya kadar bütün bu bir araya gelmelerin zorlama bir nitelik taşıyıp, sıkıntıdan korkudan ve ne yapacağını bilememekten kaynaklandığını, içte ise söz konusu beraberliklerin çürüyüp kokuştuğunu, eskiyip yıkılmaya yüz tuttuğunu açıkladı.Beraberlik güzeldir. Ama dört bir yanda yeşerip boy attığını gördüğümüz durum için bir beraberlik denemez asla. Gerçek bir beraberlik yeni doğacak, bireylerin birbirini daha iyi tanımasından kaynaklanacak ve bir süre için dünyaya bir başka biçim verecektir. Şu an beraberlik adı altında gözlemlenen şey, bir sürü oluşumudur yalnızca.
Düş, yazgınızı oluşturduğu sürece ona sadakatten ayrılmamalısınız.
Delikanlı sevmiş ve sevgide kendini bulmuştu. Oysa çokları sever ama kendilerini yitirir.
Sinclair: “Peki bu irade nasıl bir şeydir? Hem insanın iradesinin özgür sayılamayacağından söz ediyorsun, hem insan yeter ki iradesini belli bir amaca yöneltsin, o zaman bu amaca kavuşabilirsin diyorsun. Hiç olur mu böyle bir şey! Ben kendi irademe söz geçiremiyorsam, onu dilediğim gibi şu ya da bu nesne üzerine yöneltebilmem düşünülebilir mi?”
Demian: “İyi ki sordun! dedi gülerek. Hep soracaksın, hep kuşku duyacaksın. Şimdi sorduğun şey çok basit. Diyelim ki, bir pervane iradesini bir yıldıza ya da bir başka şeye yöneltmek istedi, asla başaramaz bunu. Hatta böyle bir şeye de kalkışmaz hiç, yalnızca kendisi için bir anlam ve önem taşıyan, kendisinin gereksinme duyup mutlaka ele geçirmek zorunda olduğu şeye bakar. Ve bu konuda inanılmayacak işlerin bile üstesinden gelir. Öyle tılsımlı bir altıncı duyu geliştirir ki, bir başka hayvanda böyle bir duyuya rastlanmaz! Kuşkusuz bir insanın etkinlik alanı bir hayvanınkinden daha geniştir,ilgi duyduğumuz nesneler daha çoktur. Ama biz de hayli dar bir çemberin içinde hapsolmuş yaşarız. Bu çemberin dışına çıkmak elimizden gelmez. Elbette falan ya da filan şeyin hayalini kurabilirim. Örneğin Kuzey Kutbuna gitmem gerektiğini geçirebilirim kafamdan ya da bunun gibi bir şey ama istek benim kendi içimden kaynaklanıyor ve varlığım gerçekten böyle bir istekle dolup taşıyorsa, ancak o zaman belli bir şeyi yeterince güçlü şekilde arzulayıp gerçekleştirebilirim. Böyle bir durumu yaşar da, sana kendi içinden yapman buyrulan bir şeyi yapmaya kalkarsan başarıya ulaşabilir, o zaman iradeni bir arabanın önüne koyulan beygir gibi söz konusu işe koşabilirsin.”
İnsanın kendini, kendisine götüren yolu izlemesi kadar dünyada nefret ettiği başka bir şey daha yoktur.
Not: Hermann Hesse, Demian’ı ilk kez 1919 yılında Emil Sinclair takma ismiyle yayımlatır. Amacı, kendi ünlü isminin etkisinden bağımsız olarak, bu kitabın uyandıracağı yankıları görmektir. Kitap, büyük ses getirir ve Fontaine ödülüne layık görülür. Ama, Hermann Hesse ortaya çıkmaz ve ödülü almaz.